27 Eylül 2010 Pazartesi

Uykum Kaçtı...

Sabahın köründe uykumu kaçıranlar..Rahat uyuyor musunuz kuş tüyü yastıklarınızda?
Aynaya sadece "güzel oldum mu" diye bakanlar..Güzel olmuşsunuz da insan olabilmiş misiniz?
İyi niyetli diye geçinenler..Gerçekten niyetiniz iyi mi yoksa iyi rol mü yapıyorsunuz?

Nankör diye adlandırdığınız kediden daha nankörsünüz halbuki. Çünkü kedi kendine kıymet verenin, emek verenin elini ısırmaz oyunla oynamak dışında. Sizin gibiler ise karşılıksız iyilik yapmaz, en ufak fırsatta taşlarsınız vefalı dostu. Kedi bile ayırt edebilir kimin daha vefalı dost olduğunu da siz ayırt edemezsiniz..Çünkü hayvanlar içgüdüsel hareket ederken ve güdüleri yanıltmayacak kadar kuvvetliyken, bazı insanların algıları kördür gerçekleri göremezler..Gerçeği göreni de şeytan diye adlandırırlar. Halbuki şeytanın kendisidir onu böyle düşündüren..İnsan kediden daha merhametlidir (maalesef) daha sabırlıdır geçiremez tırnaklarını ilk fırsatta onu üzenin yüzüne. Bilir mi onu üzenler.. sonu vardır her sabrın, her iyiliğin insan gönlünde..


7 Eylül 2010 Salı

Nesobaby Dünyası 1 Yaşında !

Birden farkettimki 1 yıllık blogçu olmuşum ne çabuk geçmiş zaman doğumgünü unutmuşum sitemin :)
1 senedir beni takip edip yorumlarını esirgemeyen az ve öz nesobaby severlere sonsuz teşekkür :)
Siteyi takip et yapıp yorum yazmayanlara da aşkolsun :)))) Bari 2 satır yazsaydınız şu garibi sevindirseydiniz :)


eeeeee sanat dünyasında nasıl derler?

" Ben sizinle varolduuuuum sizin için varıııııııııım!!!! "

Şaka maka 1. yaşın kutlu olsun Nesobaby Dünyası :) Nice eğlenceli güzel paylaşımlara !

Çocukluğumun Çizgileri

Çocukluğumuzun çizgileri gitti şimdi yılların çizgileri kaldı yüzümüzde özellikle de göz çevremizde. Ama haksızlık bu öyle değil miii? Demek geliyor içimden :) Keşke yine o kadar saftirik ve mutlu olsaydım dediğiniz zamanlar oldu mu? Benim oluyor bazen, tek derdimizin sınav soruları olduğu ve en ufak şeylerden bile, bu minik kahramanların maceraları ile çok mutlu olduğumuz zamanlar...

Sedoşun bugünkü blog yazısındaki çizgi romanlara bakarken aklıma eski çizgi filmler geldi . Biraz çocukluğa dönmekten ne çıkar, benimki hala içimde capcanlı o ayrı :)) Sizler için biraz araştırma yaptım ve küçük küçük kesitlerle paylaşmak istedim :)

Eskiden babam dergilerini alırdı bana 2-3 yaşlarındaydım hatırlıyorum hayal meyal.. Meğersem çizgifilmi de varmış Nils ve Uçan Kaz (Morton)


Bir zamanların en ürkütücü, çocuklar için yapıldığından emin olamadığımız çizgi filmi Clémentine, tüm korkunç yanına rağmen melodisi ne kadar hoş duygular canlandırıyor değil mi? .. Ahh çocukluk :)


Pazar günlerinin vazgeçilmezi, vahşi batının yalnız ve korkusuz kovboyu Red Kitt, beyaz sadık atı Düldül ve sürekli onların peşinde koşturan Rin tin tin .. tabii Daltonlar :)

Birbirlerinden kurtulmak için ellerinden geleni yapıp yine de birbirlerinden ayrılamayan sevimli karakterlerimiz Tom &Jerry


Denizde kum bende kuzen :) bol kuzenle geçen çocukluğumda Voltran kahramanları yetmezdi paylaşmaya.. sürekli " ben kırmızıyım" " o zaman ben de maviyim" " hayır ben maviyimmm" " iyi ben de sarı olurum :P" diye kavgalara sebep olurdu :))
Gölgelerin gücü adınaaa Güç Bende Artıııııık ! Diye bağırırdı Adam kılıcını kaldırır He-Man olurdu. Titrek atılgana ben de She-la 'ya dönüşürdük :)
Sürekli iyilik yapmaya çalışırken etraftakilerinin başını belaya sokan ve dışlanan minik siyah civcivimiz Calimero " Ama haksızlık bu öyle değil miii? "




Zaman zaman Burki'ye de bu isimle seslendiğim boyundan büyük işlerin kahramanı minik ama çok hızlı "Atom Karınca"


Ve son olarak Burki'nin en sevdiği çizgifilm kahramanı Varyemez Amca ! :) Ahh o para dolu havuzun içinde yüzmek ne güzel olurdu :)))




Ben tek tek video ararken bakın burda yapılmışı da varmış. İzleyin bakalım sizlerin favorisi hangisiydi?

31 Ağustos Tarkan Konseri'nde Çektiğim Fotoğraflar

Ağustos ayına Tarkan'la başladık Tarkan'la veda ettik. Bu sefer canım arkadaşım en az benim kadar Tarkan hayranı Ayşe ile ilkinin acısını çıkardığımız bir konser oldu. Tarkan yine muhteşemdi! En önde oturup sahneye atlayıp Tarkan'la poz veren yaşlı teyzenin yerinde olmak için neler vermezdik :)) Makinem profesyonel olduğu için güvenlik beni içeri almayacaktı. Zar zor kendilerini profesyonel fotoğrafçı olmadığıma ikna ettim. Önce müdürü, sonra onun da müdürü derken derdimi anlatabildim. Gerçi en son "tamam fotoğraf çekmeyeceğim söz" demiş olabilirim , hatırlamıyorum :))) Zaten bu SLR makineler çok yaygınlaştı sokakta 10 kişiden 5' inde var. Bu uygulamanın saçmalığını da buradan duyurmuş olayım :)) Neyse ki çantanın yan cephesinde kalan 100-400 objektifi görmediler. Yoksa kesin içeri alınmazdım. Ama sayesinde Tarkan'ın bu fotoğraflarını çekebildim :) Bunlar da çektiğim karelerden bazıları. İyi seyirler ;)









Tüm hakları bana aittir izinsiz lütfen kopyalamayalım :))) Şaka şaka :P

5 Eylül 2010 Pazar

Hayvanseverler Neredesiniz?


Bugün facebook'tan gördüğüm ve böyle duyarlı insanların varlığıyla yine mutlu olduğum bir eylemi sizinle de paylaşmak istedim. Siteye girip hemen imza toplama formunu print aldım. İşyerindeki arkadaşlardan bu konuda destek alacağım ve kendi topladığım imzaları Sn. Tuna Arman'a göndereceğim. Bazıları gibi " bir imzadan ne çıkar" deyip üşenmeyip eyleme destek olmak isterseniz bu siteden ayrıntıları öğrenebilirsiniz. Dileyen Taksim'e gidip Galatasaray Lisesinin önünde hergün toplanan hayvanseverlere katkıda bulunabilir. Siteden alınan Tuna Arman'ın açıklamasını da aşağıda paylaşıyorum..Kendisini ve yanında olup eyleme emek verenleri bu kadar hassas bir konuda (Hayvana şiddetin TCK kapsamında suç sayılması) küçük dostlarımız için çaba sarf ettikleri için tebrik ediyorum. Hiçbir canlı şiddete maruz kalmasın !


Ülkemizde 2004 yılında yürürlüğe giren 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, her ne kadar hayvan refahı için düzenlenmiş bir kanun da olsa esasında bu kanunun harfiyen uygulanması, tüm toplumun refah ve güvenliği için hem çok önemli hem de çok gereklidir.

Hayvana karşı işlenen her türlü şiddet içerikli eylem ve tecavüzün, uygun ortamda, ilk fırsatta insana yöneleceği, bilimsel olarak kabul görmüştür. Şiddet tektir ve kişi, şiddet eğilimini, gücünün yettiğine yöneltir. Yine başka kabul edilen gerçek; hayvana karşı yapılan eziyet ve işkencenin, şiddet ve anti sosyal hareketlerle ilişkili olduğudur. Hayvana karşı yapılan eziyet, genelde saldırı, uyuşturucu bağlamlı suçlar, tecavüz, seks suçları, hırsızlık ve kundakçılık dahil gayri yasal davranışlarla birlikte meydana gelir.

Ülkemizde modern şehirlerde de yaşanmaya devam eden hayvan tecavüzünün, maalesef en yetkili kişilerin ağızlarına aldığı şekliyle de “cinsel ihtiyaç” adı altında kanıksatılmaya çalışılması çok acıdır. Çünkü hayvana tecavüz, sapıklıktır ve çocuklar için de büyük bir tehlike ve tehdit oluşturur. Mahallede bir hayvan tecavüzcüsü yaşıyor ise, o mahallenin çocukları da asla güvende değildir.

Ülkemizdeki çocuk ve hayvan tecavüzünün, üzerleri, uzun yıllardır, farklı nedenlerle örtülmekte, bu nedenle de, işlenen bu suçlar, korkunç rakamlara ulaşmıştır. Biri, cinsel ihtiyaç adı altında kanıksatılmaya çalışılmakta diğerinde ise aile içi durumun saklanması gerekliliği inancı ile hasır altı edilmektedir. Bunun neticesinde de, adliyeye ve medyaya yansıyan suçlar, akıl almaz bir boyuta taşınmıştır.

Hayvanlara karşı uygulanan istenmeyen cinsel tavırlar, kadınlara, erkeklere ve çocuklara uygulanan cinsel saldırı olarak görülmelidir.

Genel anlamda toplum tarafından, bestiyalitede (hayvanla cinsel ilişkide) bulunan bir erkek, zihinsel olarak rahatsız, sapık, tehlikeli, şiddet ve cinsel saldırıya muktedir kişi olarak addedilir. Hatta, bu hayvan tacizciliği, çocuk tacizciliğine kadar varır.

Hayvan tecavüzü, akıl bozukluklarında tanı ve istatistiksel el kitabında, bozukluk için belirtilerden biri olarak listelenir. Davranış bozukluğu tanısı, temelde çocuklukta ya da ergenlik döneminde baş gösterir. Bu tür davranışlar, yetişkinlik döneminde de baş gösterdiğinde artık psikopat ya da sosyapat olarak işaret edilir.

Amerika’da hapishanede mahkûmlar üzerinde yapılan araştırmada; mahkumlar, daha saldırgan ve daha az saldırgan içerikli diye gruplandırıldıklarında: önemli hayvan taciz ve tecavüzlerinin daha saldırgan grupla bağlantılı olduğu gözlemlenmiştir.

Bu istatistiksel verilerden sonra, hala, hayvan taciz ve tecavüzüne sadece “itin-köpeğin davası” olarak bakmak, bu şiddet ve suç potansiyelinin sadece hayvanla sınır kalacağına inanmak, gerçek anlamda bir cehalet ve yanılgı içinde olmaktan başka bir şey değildir.

Bugün Avrupa’da ya da Amerika’da, hayvana karşı işlenen suçlar, ağır şekilde cezalandırılmakta, cezalandırılma gerekçesi olarak da, bu şiddet potansiyelinin er ya da geç insana yöneleceği gerçeği gösterilmektedir.

Hayvana tecavüz, sapıklıktır. Bugün, bunun ülkemizde, en yetkili ağızların bile çekinmeden ağza aldığı şekliyle “cinsel ihtiyaç” olarak kabul görmesi, tamamen ilkellik ve cehalettir. Cinsel ihtiyaç olarak algılanan bu fiilleri gerçekleştirenlerin, hemen hemen yarıya yakın kısmını evli erkeklerin oluşturduğu gerçeği, çarpıcıdır. Ve ülkemizin, çocuk pornosunda, dünya sıralamasında nasıl ilk beşe girdiğini açıklamaya yardımcı olur.

Yukarıda belirttiğim nedenlerle, hayvana karşı işlenen zulmü, hayvana yapılan tecavüzü engelleme yolunda adım atmak üzere, toplumsal bilincin yaratılmasına yardımcı olmak ve uzun vadede toplumsal huzur ve güvenin de sağlanması için yasal düzenlemelerin yapılması gereğini herkese gösterebilmek için sizden talep ettiğim oturma eylemime izin vermenizi, bu hususun, hiçbir dini siyasi etnik görüş farklılığı gözetmeksizin, her bir birey için farkında olmasalar da çok büyük önem taşıdığını bir kez daha ifade eder, gereğinin yapılması için oturma eylemi ve imza toplama kampanyamıza herkes davetlidir.

TUNA ARMAN