Kendimi övmeyi sevmem ama bu cumartesi-pazar kendimi yeni yeni tadlara adadım ve sanırım hepsi de ilk olmalarına rağmen başarılı sayılırdı. Öncelikli hedefim bu haftasonu ekmek yapma makinamın açılışını yapmaktı. Yazın başında bana hediye olarak çıkan ( ufak çaplı bir yarışma gibi birşeyden) ekmek yapma makinamı henüz cesaretlenip kullanamamıştım. Ama biliyordum ki bir açsam o kapağını gerisi gelecekti. Bana lazım olan tek şey cesaretti :P neyse abartmıyım işte nedense korkuyordum. Genelde birşeyi ilk yapmaya çalıştığımda içimde bilinmezliğin verdiği bir korku oluyor. Sonra da alışmış kudurmuştan beterdir modunda hep aynı şeyi yapıyorum, öğrendim ya artık ;)
Öncelikle çeşitli bloglardan ekmek tarifleri araştırması yaptım. Daha sonra markete gidip gerekli malzemeleri almalıyım derken bir de baktım ki zaten burda yapılmışı da var :) Söke un sağolsun bizi düşünmüş çeşit çeşit ekmek tarifi için un karışımlarını hazırlamış. Çavdarlı, kepekli, köy ekmeği.. Hangisini seçmeliyiz? Burak köy ekmeği dedi. Ben de bu ekmeği biraz değiştirmeliyim dedim. ( hem ben yapıyorum hem hazır olmasın değil mi? :) Makinaların kullanma klavuzları beni çok sıkar , şöyle bir üstünden geçip hızlıca okudum ki bu işten yine başlamadan soğumayayım diye. Yapmam gereken tek şey suyu hazneye koyup ( sırasına çok dikkat etmek gerekiyor bu ekmek yapma makinalarında) üzerine paketin içinden çıkan karışımı, karışımın içine (suya temas etmemeli) paketin içinden çıkan kuru mayayı koymakmış. Ben bir de içine ceviz içi ve zeytinyağı koydum. İstediğiniz saatte pişmek üzere makinanın zaman ayarını ayarlayıp pişirme modunu seçip düğmeye basıyorsunuz. Veeee makina çalışıyor :) Çok heyecanlıyız karı koca ( daha çok ben tabii) sonunda makinayı çalıştırdık ! Ekmeğimizi pişmeye hazırlarken o akşamki misafirlerimiz sevgili İlke ve Alper için ( Alper Burak'ın çok sevdiğimiz asker arkadaşı ve ona dolayısıyla da bana fotoğraf sevgisini aşılayan arkadaşımızdır) ne hazırlamalıyım diye önceden kararlaştırdığım etli yaprak sarmalarının içini hazırlamaya başladım . Benim yaprak sarmasını biraz ekşili sevmem nedeni ile içine limon tuzu koymam iyi bir tercih olmuş. Nitekim beşamel soslu fırında makarna da tuzsuz olunca ikisi (İlke'nin beni tesellisi ile) birbirini dengelemiş :)) Dolma sarmayı önceden annemle yapardık, tek başına yapmanın hiç akıllı işi olmadığına kanaat getirdim. Gerçekten insanın beli kopuyormuş :) Burak bu aralar tarhana çorbasına takık olduğu için (çorba olarak ne yapayım canım? Tarhanaa tarhanaaa...) yanına tarhana çorbası yapıyorum. Carrefour'un beyaz bez poşetlerin içinde kendi markası ile sattığı tarhana gerçekten başarılı. Ben içine bolca pul biber nane ve biber salçası katarak tarhanayı hafif acı yapıyorum. Yemeklerde biber salçası ve pul biber vazgeçilmezlerimden. Kesinlikle yemeklerde ne salçadan ne de baharatlardan taviz vermemek gerektiğine inanıyorum. Yağı kısabilirsiniz tabii ki :)) ( Kendimi şu anda yılların şef aşçısı gibi tavsiye verir buldum :P )
Çarşamba günü çıkacağımız Kapadokya gezisinden de ilerki günlerde bahsedeceğim. Bu turu Alper'ler ayarladı bize de katılması düştü. Burak'ın bu haftaki motivasyon sebebi bu tatilmiş. Ben de orda bol bol fotoğraf çekeceğimi düşünüyorum. Kapadokya'ya sanırım 11-12 yaşında gitmiştim. O zamanlar bu kadar popüler değildi. Eminim şimdi ( Asmalı Konak Dizisinden sonra) baya bir yatırım yapılmıştır. Tek kafamı kurcalayan ETS ile daha önce kapadokyaya giden Şükran'ın tur şirketinden memnun kalmamış olması. Umarım klasik tur rehberleri gibi bizi devamlı alışveriş merkezlerine götürmezler. Memnun kalmazsam burdan onları şikayet edeceğim :))
Pazar sabahı hava süperdi. Seda bizi kahvaltıya çağırmıştı bize de ellerimizle ( yalan tabi makinamızla) yaptığımız ekmeğimizi alıp gitmek düştü. Gerçekten uzun zamandır yaptığımız en güzel, en lezzetli ve keyifli kahvaltı sofralarından biriydi diyebilirim. Zira sofra o kadar güzeldi ki makinamı yanıma almadığım için pişmanlık duydum. Iphone ile Engin'in çektiği bu fotoğrafı da sizlerle paylaşmak istedim. ( yaşasın iphone! ) 
Düzenleme ve yiyecekler Seda'ya cevizli köy ekmeği bana ait :)
Sucuk çok lezzetliydi hafif acılı baharatlı ( markası Apikoğlu imiş merak edenlere , şiddetle tavsiye ederiz) Seda bize fırında süper bişeyler hazırladı. Hem yapması kolay ( ama hazır yemesi daha güzel , ellerine sağlık Sedoş ! :) hem de kahvaltı sofranızda değişik bir tat ve çeşit yer alıyor masayı zengin gösteriyor ;) ( Bayat ekmekle daha lezzetli olluyormuş, domates kaşar robotta öğütülür ya da rendelenir, içine tuz kekik konulur en son yumurta ile çırpılıp ekmek dilimlerinin üstüne bol bol dökülür. Üzerlerine dilimlenmiş sucuk konulur / dileyen salam sosiste koyabilir. Önceden ısıtılmış / ama lütfen önceden ısıtın :P / fırına yerleştirilir ve pişmeye verilir. Offf offf anlatırken bile ağzım sulandı. Sonra da afiyetle mideye indirilir. Pazar günü biricik görümcem Uzak Doğu gezisinden dönmüştü ve doğumgünüydü ( İYİ Kİ DOĞDUN ŞÜKÜÜÜÜ!!! ) Ben de kendisine cheesecake yapayım dedim . Tarifi Didem'e ait olup benim cheesecake kalıbım büyük olduğundan 2şer ölçü ile yaptım. Bence güzel oldu bilmiyorum yiyenler ne düşündü? Eyüp yemedi diye kendimi üzmedim, zaten o tatlı sevmez diye avundum. Bu arada cheesecake'in pişirildiğini de ilk defa gördüm :) Zaten benimkinin görüntüsü biraz daha farklı oldu. Üzeri krem brüle gibi kızardı :))
Yani anlayacağınız bu haftasonunu da bol bol yiyerek geçirdik :)) eee ne demişler ? Can boğazdan gelir. Haftaya spora devam diyoruz ( ben demiyorum aslında Burak diyor, ben de aksilik olmazsa eşlik edeceğim, umarım :) Evlenince insan ister istemez kilo alıyormuş. Almayan biri varsa bana sırrını söylesin. Burak "Lütfen artık yemek yapma" dedi . Buna sevinsem mi üzülsem mi bilemedim? Demek ki kocacığım yemeklerime karşı koyamıyor! Son olarak ne diyeyim ( bak seda giriş-gelişme-sonuç ) Hayat en güzel hediye ! Herkese keyifli bir hafta!