26 Şubat 2011 Cumartesi

Oldum renga-rengarenk



Bu aralar tığ işi örgüye takmış durumdayım :) Özgün'den bulaştı sanırım, zaten bu siteyi de bana o göndermişti. Bu tatlı ingiliz ablamız şirin kır evinde rengarenk örgüler örüyor. Ben de oradan gördüğüm modellerle bir bebek battaniyesi ördüm. Tabii çalışan bir hatun olunca battaniyenin bitmesi de biraz uzun sürüyor. Ama akşamları biraz örgü örmek beni çok rahatlatıyor.

Şimdi yeni bir battaniyeye başladım

Canlı renklerle ördüğüm parçaları birleştirince ortaya rengarenk bir battaniye daha çıkacak :)


Daha sadece 3 parça yapabildim , neyse acelemiz yok :)

İyi ki Varsın...


O benim annemin doğurmadığı ablam
O benim sırdaşım
O aklımın yetmediği zamanlarda akıl hocam
O halamın kızı güzel kuzenim
Bir zamanlar ikizim olduğunu sandığım gönül ikizim :)
Hayatımda güzel bir renk
Nikah şahidim
Karşıyaka'nın en havalı kızı
Evinin becerikli hanımı
Kocasının fedakar eşi , Tan'ın biricik annesi
O çok duygusal bir o kadar da mantıklı
10 parmağında 10 marifet bir hatun
Gizli bir şair, iyi bir yazar ve iyi bir blog yorumcusu :)

İyi ki varsın iyi ki doğdun ...
Seni çok seviyorum !



21 Şubat 2011 Pazartesi

Gecikmiş Bir Mimleme :)

Sinem'cim nasıl özür dilesem az günler önce beni mimlemiştin. (Aman Tanrım 1 ay olmuş !) , fırsat bulunca cevaplayacaktım. Hayırsız blogger Nesobaby anca aklına geldi diyebilirsin, ne desen de haklısın :) Hemen cevaplarıma geçiyorum :)

Gezmeyi çok sevdiğim için bu Mim bana yönlendirilmişti: (Ay ne şanslıyım inşallah birgün giderim diyerek yanıtlıyorum ben de )
"Seyahat etmek istediğin üç yeri sebepleriyle birlikte anlatırmısın?"
Anlatırım tabii ki :)


1- Korsika Adası
Jean Reno'nun bir filmi vardı "L'enquete Corse" "Korsikalı" o filmi izledikten sonra gitmeyi çok istemiştim. Çılgın insanları, eğlenceli doğası yamaçlı ilginç yolları .. zaten Akdeniz adalarına acayip bir sempati besliyorum :) Hem Napolyon orda doğmuş, Fransız eniştem Morhan'da tavsiye etmişti, Paris Hilton bile gitmiş benim neyim eksik??? ( Biliyorum kocacım fazlam var 10 kg kadar :P)
Denizi de fena değil ne dersiniz? :)

2- Sicilya Adası
Evet, biliyorum adalardan gidiyorum. Ama özellikle değil sadece dediğim gibi Akdeniz adalarını seviyorum , aslında görmek istediğim birkaç ada daha var ( Kanarya Adaları mesela bir de Mamamia filminin çekildiği Yunan adası çok hoşuma gitmişti) ama bana 3 yer hakkı verildiği için önceliği daha yakın ihtimallere veriyorum diyelim :)
Neden mi Sicilya? Mafyasından sebep değil ama yine Akdeniz iklimi ve filmlerde gördüğümüz o samimi köy ortam. Oraya gitsem çok leziz yemekler yermişim ve güzel fotoğraflar çekermişim, zeytinyağının etkisi ile de hiç yaşlanmazmışım gibi geliyor :)))




3- Butan isimli minnacık bir ülke (özel istek üzerine orjinal ismi Bhutan :)



Bu ülkeyi de benim aklıma büyük+büyük yöneticim soktu. "Butan'a giderseniz çok beğenirsiniz" dedi. Halkının basit şartlarda yaşayıp çok mutlu olduğu bir ülke. Doğası da gördüğüm kadarı ile muhteşem :) Süper fotoğraflar çekilir gibi geliyor bana, ne dersiniz? Umarım gitme şansım olur. Belki ben de orada huzuru bulurum :)))



Ben de mimi devam ettirip bir süredir sessiz kalan caaanım kuzenim Özgün'ü (biraz Antalya sınırları dışında görmek istiyoruz kendisini) , nerede yaşadığı hakkında ser verip sır vermeyen blogspotun gizemli sultanı Penelope'yi :))) (assolist gibi sundum seni :) özgür kız Meyra'yı ( bakalım geminin rotası nereyi gösterecek?) yarışmaya Amerika'dan katılan AcaiBerry'i bir de Sayın Karaca'yı mimliyorum :)
Hadi bakalım sıra sizde ;)

19 Şubat 2011 Cumartesi

Sevgilimle Günümüzde Neler Yaptık?



Bu sene şunu çok duydum, "biz karar verdik artık sevgililer gününü kutlamayacağız "
"Neden?"
"Çünkü kapitalist düzenin oyununa gelmeyeceğiz...." Peki tamam haklısınız (oyuna gelen gelmiş zaten de) ama ben de bu sene kutlamaya karar verdim :) Bahane değil mi? Sanki hergün aşkımızı itiraf ediyoruz birbirimize de ozel planlar yapıyoruz hergün sevdiğimizle geçirmek için, aman da bugün olmayıversin mi diyeceğim? Hayııııır demeyeceğim. Fırsat bu fırsat bugüne surprizler hazırlayacağım aşkitom için ;) Gerçi bizimki sürpriz pek olmadı. Bizim zeki koca hemen herşeyi anladı. Olan arkadaşımız Alper'e oldu. Sanki bu gece ona sürpriz olsun diye organize edilmişti :)) Teklif İlke'den geldi. "Haydi kocalarımıza sürpriz yapalım" dedi. "Peki yapalım da ne yapıcaz? Bunlara randevu verip buluştursak biz de senle alışverişe gitsek? Nasıl fikir ama? " Yok artık şaka tabii. Organizasyon kısmı da bana düştü. Hemen araştırmacı gazeteci yönümle olaya el atarak alternatifler araştırmaya başladım. Önce güzel bir mekanda yemek yemeliydik, sonra da kocaların en sevdiği mekanlardan Nardis Jazz Club'a gitmeliydik. Bir de baktım Nardis'te Sibel Köse çıkıyormuş. Bu sırada Ajanda dergiden mesai arkaşım Ata'nın blogundaki yazısı gözüme ilişti. Madem bu kadar tavsiye ediyordu, tapasçı "Que Tal" e gidilmeli, sevilen İspanyol tadları mideye indirilmeliydi. Rezervasyonlar yapıldı beklenen gün geldi çattı. İşte ortaya çıkan kareler.. (Bu aralar sürekli yemek fotoğrafı çekiyorum)

Soğuk Meze Tapas Tabağı
Kuzu ciğeri olduğunu düşündüğümüz kahverengi meze dışındakiler çok lezizdi
Aşkitom ve Ben
Kişnişli Hardal Tohumlu Sarımsaklı Zeytinyağı
iştah açıcı olarak tavsiye edilir çok değişik bir tat ;)
soğuk meze tabağındaki favorim ( adını bilemedim şimdi iyi mi? :))
Nachos ve leziz soslar
Tahıllı ekmekler
Madrid tatilimin favori yemeğiydi
Acılı ve lezzetli sosuyla küp patatesler
Patatas Bravas

Fonda hafif bir müzik eşliğinde rahatça oturup sohbet edilebilecek küçük şirin bir mekan
Ana yemek olarak mantarlı ve yoğurt soslu biftek tercih ettim
Tapas olduğu için porsiyon ufak olsa da bu kadar mezeden sonra yeterli geldi

Aman da aman kimler gelmiş bize bu güzel günde eşlik etmiş


Bize günün anlam ve önemiyle ilgili tatlı ikram ettiler
Havuçlu irmik tatlısı yanında dondurma ;) vuuuvvv

Hesap gayet makul geldi yanında güzel bir not eşliğinde
Yemekleri mekan sahibeleri servis ediyorlar. Son kontrölü yapıp herşeyin iyi göründüğünden emin olmak için
(evet evet sevgi dolu günler olsun hep bize teşekkürler)
ayrıca kedisever bir mekan oldukları için de ayrıca tebrik ederim ;)
(gidenler ne demek istediğimi anlayacaktır)

Yemek sonrasında planladığımız gibi yolumuz Galata'ya doğru Nardis'e uzandı

Sibel Köse güzel sesiyle söyledi Önder Focan gitarıyla döktürdü..
Yine günün anlamı ile ilgili aşk şarkıları dinledik, ben de müzik eşliğinde fotoğraf çekmeye devam ettim


Fakat benim müzik ne kadar hoşuma gitse de niyeyse hep bu mekanda uykum geliyor.Bu sebepten performansı sonuna kadar ne yazıkki tamamlayamadan evlerimize geri döndük :) yine de planladığım gibi gece çok keyifli geçti.

18 Şubat 2011 Cuma

TEŞEKKÜRLER !

Bu yazı teşekkür amaçlı olup hiçbir çıkar gözetmemektedir :)
Çünkü birazdan göreceğiniz fotoğraflardaki minik kardeşlerimiz, benim iyi kalpli arkadaşlarım, hatta onların hiç tanımadığım, iyi kalpli, vicdanlı arkadaşları sayesinde mutlu oldular. Ocak ayında 2. etabına başladığımız Kazıkkaya Anaokulu yardım toplama çalışmaları geçen hafta sona erdi. 14 Şubat'ta minik sahiplerine kavuşan eğitime destek kutularımız hem onları hem de bizleri çok mutlu ettiler. (Gönderilenlerin fotoğraflarını buradaki linkten girip ilk albümde görebilirsiniz) Toplamda 13 kutu gönderim yaptık. Bu şimdiye kadarki gönderimlerin en büyüğü oldu o yüzden de ayrıca kendimizle gurur duyuyorum :)) Ve en önemlisi onlara sevgimizi gönderdik. Umarım bu sevgiyi hayat boyu kalplerinde taşır, onlar da çevrelerine, ülkemize faydalı bireyler olurlar :))
Ben aşağıdaki kartonlarda tek isim "Neso" olarak yer alsam da aslında yanımda bir sürü gizlenmiş bana güvenip desteklerini esirgememiş kanatsız melek saklanıyor. İşte kimliklerini açıklıyorum :))
Adnan Türk, Ayşe Arık Coşkun, Özgün Oyarkılıçgil, Beste Kurçman, Seda Sevgen, Nurcihan Bitkin, Eda Ökten, Gizem Eker, Hilal Nihal Duman, Melek Zeren, Erden Aydın, Zerrin Demirözü, Çiğdem Aydın, Kübra Kaptan,Saliha Matur, Berrak Edin Yılmaz (ve arkadaşları) , Gizem İspir, Didem Çukur Emekdaş, Ebru Balcı, Gözde Akbulut, Melda Akyıldırım, Ecmel Himmetoğlu, Nihan & Barış Manaz, Saynun Önen , Güldem Pere, Saliha Matur, Arzu Ekşi, Elif Özerel, Ramazan Elik, Sevil Girgin, Füsun Demir, Pelin Mutlu Yavuz, Emel Şentürk, Özge Ergün, Gülçin Dulger, Burcu Karaoğlu, Azize Satır, Aynur Gürses Öztürk, Öznur Şanlı Aksu, Özgül Ciğerci, Sezin Aslan, Zeliha Türkkan, Gamze Başcan, Zulal Eryürekli. (umarım kimseyi unutmamışımdır)

TEŞEKKÜLER !!!!



Çalışmalar harıl harıl devam ediyor

Uyumayalım beyler çalışalım lütfen :)))
( tatil sonrası erken kalkmaya alışamıyor tabii insan ;)

Bu fotoğrafta arkadaki yazılara dikkat : Müzik köşesi, Kitap köşesi ... :)

ne mutlu bize olleyy !!


Nesobaby'likten Neso Ablalığa Terfi Ettim :))))

Yerim sizi!! Siz de iyi ki varsınız !! :))

Ayrıca kampanyaya Ankara'dan destek veren ve benim Kazıkkaya Anaokulunu ilk duymama sebep olan cici blog arkadaşım Pino'ya , yine sitesinden çok şirin çizimleriyle duyuran ve Ankara'dan gönderim yapan Şuşu 'ya ve Ebru'ya ve yine Ajanda Dergiden marifetli yazar arkadaşım Müge'ye destekleri için çok teşekkür ederim.

Bir de sabırla hergün gelen poşetleri kutuları eve taşıyan eşim Burki'ye çok teşekkür ederim :))

Uzaklardaki ablasına destek amaçlı facebook'ta grup kurup destek arayan, sürekli iletişim içerisinde olup bize bu tatlı fotoğrafları gönderen, tanımaktan çok mutlu olduğum çok şirin çok tatlı yeni arkadaşım Esma!! Sen de iyi ki varsın :))) İdealist öğretmenimiz, zor şartlarda çalışan ve bize bu tatlı mesajlı fotoğrafları çeken , ( turkcell'in en son gösterilen sobalı reklamını gördükçe aklıma hep o geliyor) Betül öğretmene çok teşekkür ederim !

Bana, çevreme karşı vicdanlı ve duyarlı olmayı, insan sevgisini öğreten, karşılıksız sevgi verme konusunda örnek olan aileme çok teşekkür ederim :) Sizi çok seviyorum !!!

Bir sonraki kampanyada görüşmek üzere !!!!!!! :)))))

14 Şubat 2011 Pazartesi

Ey Aşk! Sen Kalbimizi Sakın Terketme

Sevgilisi olanın olmayanın,
Olup da yok gibi olanın,
Yok da var gibi olanın,
Olmayıp çok isteyenin,
Oluyo da noluyo diyenin,
Olduğu için cok mutlu olanın,
Olmadığı için cok mutlu olanın,
Onsuz olamayanın,
Onunla hiç olamayanın,
Herşeye rağmen yüreginde her daim aşka yer olanın…
Sevgililer günü kutlu olsun

11 Şubat 2011 Cuma

CAM adlı bir oyun...

Bir CAM'ın açılması hayatlarımızı nasıl değiştirebilir?

Hayatımız tesadüflerden ibaret mi? Küçük ayrıntıların birleşmesi ile hayatımızın yönlendiğini hiç düşündünüz mü? Ben arada düşünürüm, acaba o lafı etmeseydim şimdi daha mutlu mu olurdum? O kişiyle arkadaşlık etmeseydim bugün başka bir yerde mi olurdum gibi :) Ama o kadar ayrıntılara da girip kafayı yememekte fayda var. Olan olmuş..

Tiyatroya gitmek, oyun seçimi yapmak benim için riskli bir karardır. Bazen çok sıkılıp uyuyakaldığım oyunlar olmuştur. Çok keyif aldığım sürükleyici ve düşündürücü oyunlar genelde arkadaşlarım tarafından tavsiye edildiği için gittiğim oyunlardır. Son birkaç aydır köşe yazarlarının tavsiyelerinde ismini bolca duyduğum bu oyuna geçenlerde bilet aldık. Profilo alışveriş merkezindeki Tiyatro İstanbul'da salonda önden 5. sırada yerimize kurulduk. Açıkçası içeriği sürpriz olsun diye konusunu da çok okumadım. Ama güzel olduğunu da birkaç arkadaşımdan duyduğum için sonucun iyi olmasını bekliyordum. Oyunun yazarı Levent Kazak'ın sürprizlerle doldurup kimi zaman güldürdüğü kimi zaman şok geçirttiği kimi zaman da kendimizi, ilişkilerimizi sorguladığımız bir oyundu. Ayrıca Türk bir yazarın elinden çıktığı için espriler de insana daha anlamlı geliyor. Bazen yabancı yazarların esprilerine hiç gülesim gelmiyor. Ben sanat eleştirmeni değilim ama kendimce size yorumlayayım paylaşayım istedim :)


Dolunay Soysert'in oynadığı karakter Rüya, evini atölye olarak kullanan bir resim öğretmenidir. Büyük aşkla evlendiği eşi Mehmet'ten boşanmak üzeredir( Mete Horozoğlu - Öyle Bir Geçer Zaman ki'de zengin yakışıklı karakter Ömeeeer Bey :)

Olaylar Rüya'nın yakın seksi arkadaşı İpek (Yaprak Dökümü'ndeki Kötü kadın Ferhunde karakteriyle ün salan Deniz Çakır) kuyumcular kralı kırocan öğrencisi Yener ( Bülent Alkış 'ı "Bu kalp seni unutur mu? " dizisinden hatırlarsınız. Oradaki sessiz efendi karakterden eser kalmamış) eşinden yeni boşanmış ve yalnızlığını gidermek için resim kursuna gelen susmak bilmeyen öğrencisi Neslihan ( 15. Adana Altın Koza Film Festivali “En İyi Kadın Oyuncu” ödüllü Selen Uçer) arasında geçmektedir. Oyuncuların ünlü dizi karakteri olmasına sakın aldanmayın. Bildiğim kadarı ile hepsi tiyatro kökenli oyuncular olduğu için işlerinin hakkını vermişler. En sevmediğim TV karakterlerinden Ferhunde'yi oynayan Deniz Çakır'a bile içim ısındı. Mete Horozoğlu'da sorunlu koca rolünü iyi başarmış.Pek hoş bir delikanlı ( Allah sevdiğine bağışlasın ne diyelim :)) Dolunay Soysert'i zaten çok beğenirim beklediğim gibi bir performans izledim. Yener ve Neslihan karakterlerine hayran kaldım. İki başarılı oyuncu da karakterlerinin hakkını vererek ve bizi gülmekten kırıp geçirerek oynadılar. Ayrıca oyuncu seçimleri de süper olmuş,oyuncular karakterlere cuk oturmuş diyebilirim. Çoğu yerde bütün salon gülmekten kırıldı, müzikler ve sahne de başarılıydı. Salon da ful doluydu ve salonda gözüme çarpan birkaç ünlü karakter vardı (benim dışımda tabii ki :)

Bu arada ne mi oldu? Beyaz showdan gelmişler bu ünlü simalarla röportaj yapıyorlardı. Eee bizi de es geçmediler mikrofonu uzattılar. Dedim acaba Ajanda Dergiden mi tanıyorlar? :P Önce Seda sonra da ben röportaj yaparken bulduk kendimizi. Tabii daha oyunun ilk perdesini izlemiştik. Asıl oyun bitiminde değerlendirseydim çok daha iyi olacakmış açıkçası, kameranın ışığı yüzüme vurunca dilim tutuldu kalakaldım 4 göz kameranın karşısında ( düşünün benim dilim tutuldu :)))) Ne dediğimi de çok hatırlamıyorum bu akşam yayınlanırsa gülerek izleyeceğim :)) Sanatsever kişiliğimi entellektüel yüzümü kaçırmayın derim ;)


Sedoşka Röportajda

Finale bayıldım diyebilirim. Gerçekten çok keyifli bir son yaşadık. Yüzümüzde gülücüklerle çıktık salondan. Senaryo ile ilgili çok da ayrıntı vermek sürprizleri kaçırmak istemiyorum, henüz gitmediyseniz gidin kaçırmayın diyorum ;)


İyi bir haftasonu geçirmenizi dilerim !

10 Şubat 2011 Perşembe

Ben Penelope Co 'nun Partisine Gidiyorum ;)

Bizim blogspotun çılgın bekar annesi var ya, Penelope Co derler bizim kasabada ona, vahşi anadolunun en hızlı adam azarlayan hatunudur kendileri :)) Aman da kendileri en çıtır yaşlarındaymış bu hafta da doğumgünü partisi varmış, benim düşünceli kuzenim Özgün de sürpriz parti hazırlamış, yemek dolu bir masa kurmuş, biz de çiroz Karamel'le aldık hediyelerimizi partiye gidiyoruz.

MUTLU YILLAR PENELOPE !! İYİ Kİ VARSIN BLOGDAŞIM :)



Haydi çalsın mezdekeler başlasın partiler yehuuu !! Doğumgünü kutlu olsun bu yaşında daha mutlu olsun bu tatlı cadı ! :)



Penelope paketler ağır geldi ben sana bilare hediyelerini veririm olur mu? :)

Parti Antalya'da ya o yüzden pikini giydim yanlış anlaşılmasın :)))