15 Temmuz 2010 Perşembe
1 yıldır evli Nesobaby ve Burki
9 Temmuz 2010 Cuma
Gökyüzü sana ne oldu kuzuuum?


1 Temmuz 2010 Perşembe
Nesobaby Van'da 4. Gün ve Son
Nemrut'a yaklaşık 2 saat sonra vardığımızda tepede esen rüzgarı size anlatamam. Öyle böyle değil resmen biraz daha az kilolu olsam uçacaktım neredeyse :P
Bu arada bu bahsettiğimiz Nemrut Adıyaman değil Bitlis Nemrut. Yani üzerinden 9 mt'lik heykeller olan değil eski volkanik dağ olan Nemrut'un krater gölüne gittik. Yukarıdaki fotoğrafta da görebileceğiniz gibi göl 2 bölümden oluşuyor. Soldaki yeşil renkli gölün suyu o kadar sıcakki uzun süre elinizi içinde tutamıyorsunuz. Diğer mavi suyun ise sıcaklığı normal. Fotoğrafı her zamanki gibi tırmanma meraklısı olan kocacım Burki tepelere çıkıp çekti eline sağlık sayesinde biz de yukardan gölleri görmüş olduk. Erken gitmenin faydaları biz dönerken yeni yeni arabalar hatta öğrenci minibüsleri gelmeye başlamıştı. Kalabalığa kalmadan görmüş olduk. Dilerseniz sadece çay içebileceğiniz bir de ufak kulübe bile var :)
Nemrut'tan aşağı inip Bitlis'in köylerinin arasından Ahlat'a doğru inerken bu minik arkadaşlarla karşılaştık ve çok sıkıştığımız için ( nemrutta wc yok maalesef) WC molası verdik. Bu küçük kızın ismi Deniz. Gözleri de deniz gibi ne kadar anlamlı ve derin bakıyor değil mi?
Alper çocuklara daha önce küçük kızıl saçlı bakkaldan aldığımız gofretlerden dağıttı
Deniz'in küçük şaşkın kardeşi de afiyetle yedi :)
Bir sonraki durağımız Ahlat, geldiğimiz yol üzerinde yani Van'ın Bitlis yakasında Van yolu üzerinde kalıyor. Burada tahminen 8100 adet mezarın olduğu söyleniyor. Selçukluların 1071 Malazgirt savaşından kalma mezarlar bulunuyor . Ayrıca mezarlığın dışında da çok güzel doğası olan yeşil bir kasaba. Gitmişken etrafı da gezmekte fayda var. Bize bu kısa gezide de rehberimiz Erkan eşlik etti. Kendisi "derslerin nasıl Erkan?" sorusuna " Çok iyi tabii ki " diye cevap veren bir çocuk. Ne kadar akıllı ve çalışkan olduğunu siz tahmin edin :)
Ahlat'ı da bitirdikten sonra karnımızı doyuracak bir restaurant bulup gezimizin son noktası Adilcevaz'a o meşhur cevizlerinden almaya uğradık. Hemen yolumuza çıkan Üstün ticaretten aldığımız ceviz ve ceviz reçellerini de tattıktan sonra hava kararırken köyümüzün yolunu tuttuk. Bu arada ceviz reçeli de nasıl olur derseniz çok leziz olurmuş benden söylemesi. Kabuklu ve kestane şekeri gibi yumuşacık ve tatlı bir ceviz düşünün. Tek seferde midenizde. Müthiş! Bu arada Üstün ticaret kargolayıp Türkiye'nin heryerine ürünlerini gönderiyormuş bilginiz olsun. (Tel: 0543-5235236)
Cumartesi gününü gayet yorgun bitirdik. Dönüş yolunda Süphan dağını da gördük. Günün son sürprizi köyde bulunan minik Van kedisi Sütlaç'tı. En çokta ondan ayrılması zor oldu. İsim annesi olarak kendisine bu ismi layık gördüm. Acaba şimdi kocaman olmuş mudur? Van'da bir de Van kedisi evi varmış ama vakit bulup gidemedik. Onun yerine bu minik yavru kucağımızı düşüverdi :)
Gördüğüz gibi Van, güzel insanlar, güzel çocuklar, güzel kediler, güzel yemekler ve güzel bir doğa ile tanışabileceğiniz yurdumun çok güzel bir parçası. Belki birgün siz de tatilinizi orada geçirmek isterseniz bana danışabilirsiniz. Son günümüz Pazar gününün sabahında da kuş fotoğrafı çekmek için Van 'ın bir diğer gölünde Erçek'te vakit geçirdik. Van da kuş fotoğrafçılığı için bol bol göl bulabilirsiniz. Öğlen uçağımızdan önce son kahvaltımızı yine Yusuf Konak'ın kahvaltı salonunda yaptık. Hem gözümüz hem midemiz şen bir şekilde evimize geri döndük.
Yazımı sabırla okuyan takip eden herkese teşekkürler :)
Fotoğrafların tamamını görmek isterseniz,