24 Mayıs 2011 Salı

Dikiş Nakış İşleri

Babamın bizim ailede meşhur bir lafı vardır ; " Ben bunu yaparım para verip almayın sakın". Büyüdükçe ( yani yaşlandıkça) babama ve anneme benziyorum ya iyice, ben de artık beğendiğim bir el işi gördüğümde diyorum ki " Biz bunu yaparız" niyeyse kendi başıma da cümle kurmuyorum, suçuma birilerini de alet etmem gerekiyor. İlla birisi bana gösterecek öyle yapıcam diye bir takıntım var çünkü :)











19 Mayıs tatilini fırsat bilip, Cuma gününü de izin alıp 4 günlük işten uzaklaşmak ruhuma çok iyi geldi. O gün işe gitmeyeceksem sabahları güne daha bir hevesli başlıyorum. İşe gideceğim günler alarmla kalkamazken Cuma sabahı kendi kendime Burki'den önce uyanıp hazırlıklara başladım. Düşünün yaptığım işi ne kadar seviyorum :)) Evde kullanılmayı bekleyen tüm incik boncuklarımı toparlayıp Karamel'i de alıp arabaya atladım. Sabahın körü annemlerdeydim ( Tıpki bekar günlerimdeki gibi) ailecek kahvaltı ve keyifli bir mutfak sohbeti. Baba evi rahat geldi sanırım sadece gece yatmaya koca evine döndüm :))




Bizde ( yani ailede) hepimiz büyüklerimizden gelen genetik el yatkınlığımızdan hadi şunu da yapalım onu da örelim, bunu da diksek ya, hepberaber birleşip voltranı oluştursak ya deyip duruyoruz ama icraata geçmek ayrı şehirlerde olunca zor oluyor. Benim işten izin almamı Dilşad'ın da Topi co ile annemlerde kalmasını fırsat bilip annemden 3 günlük hızlandırılmış dikiş dikme kursu aldık. Her ne kadar babam annemin dikiş dikmeyi kendisinden öğrendiğini iddia etse de ( babam terzi değil bu arada sadece herbirşeye yeteneği olan bir süper Adomax işte) annem sağolsun 3 gün boyunca sabırla bize destek oldu öğretti artan kumaşlarını heba etti :))( Saboşşş sen bizim herşeyimizsiiiiin!!) Ben de geçen yaz Carrefour'dan " ilerde öğrenir kullanırım evde bulunsun" diye aldığım carrefour marka dikiş makinası ile (carrefour dikiş makina her genç kızın rüyası / Özgün süpersin :)) 1 yıl üzerine tanışmış oldum. Aslında babam aylar önce kısaca makinayı anlatmıştı ama makinada dikiş dikmek en kolay kısmıydı benim için, makinaya ip geçirmesi en zor kısmı gelmişti. Neyse bu 3 gün içerisinde o konuyu da hallettim, meğer tek yapmam gereken okları takip etmekmiş. Tabii dikiş dikmekte çok kolay birşey değil. Öncelikle patron çıkarmak lazım. Yani dikmek istediğiniz modeli patron kağıdına çizmek lazım. Sonra o kağıdı kumaşınıza iğne ile tutturmalısınız ki kayma olmasın. Ya da burdaki gibi karton bir model kullandıysanız etrafını incelmiş bir sabunla çizmelisiniz. Çizdiğiniz yerlerden kumaşı kesip dikmeye başlamalısınız. Bu arada dikişin düzgün olması da görsel açıdan çok önemli. Özellikle aşağıdaki gibi yuvarlak dikişlerde değişik kuş tipleri ortaya çıkabiliyor (güvercin, karga , pelikan gibi :)) kumaşı kaydırmamaya dikkat !!




English home'da satılan bereket kuşlarını görünce " bundan biz de yaparız" diye başlayan maceramız minik yeğen Toprak'a pijama dikmeye kadar gitti. Önümüzdeki günler de üstünü de dikeriz kuzişim Dilo'yla. Bu arada bir de yine annemin ve arkadaşı Aysel Teyzenin yardımlarıyla bir de kedili çanta diktim. Kedimiz biraz ciddi ama dış görünüşe aldanmayın içinden kıs kıs benim bu halime gülüyor. Çünkü dikiş makinasının başına geçince niyeyse kendimi Yıldırım Mayruk, annemle Dilşad'ı da yamaklarım Şansal ve Muammer sandım :)) Ama dikişi işi ciddi bir iş lütfen yanii... Ayak göz koordinasyonu ve konsantrasyon çok önemli. Yani Feriha Emir ile uçağa binip giderken gözün orda elin dikiş makinasında olursa beklenmedik modeller ortaya çıkabilir.



Modelimize de giydirdik gördüğünüz gibi müşteri memnuniyetini de sağladık :)



Tata ta taaammm ! İşte kırmızı kedili çantaammm..




Dün gece de 1 senedir bekleyen (neredeyse anneannemden yadigar kıvama geleceklerdi) keçe kumaşlar ile kendime bir minik çilekli broş yapıverdim. Yani anlayacağınız bu aralar herşeyi dikesim öresim var. Yeni broş modellerini de denemeye devam edeceğim. Heee bu arada bir de tığ ile çiçek motifli battaniye örüyorum ama dikiş işlerine dalınca onu da unutuverdim. Battaniyeyi tamamlayınca onu da buradan sizinle paylaşacağım ;)



Görüşürüzzzz !!!

3 Mayıs 2011 Salı

Ailemin Doğumgünü




Mayıs ayı bizde annemle babamın doğumgünleri ile başlar. İlk birkaç seneyi hatırlamasam da ilkokuldan beri hep annemle babamın doğumgünlerini beraber kutlamışızdır. Bir de anneler günü aynı haftasonuna denk geldiğinden 1 haftada 3 kutlama ( ya da 3 ü birarada) gerçekleşir. Dün babamın, bugün annemin doğumgünleri. İkisi de yaşlarını saklamayacak kadar kompleksizler. Zaten geçen gün annemle gittiğimiz pasta kursunda anneme "anne" deyince herkes bir dondu kaldı. Gerçi insanların suratındaki o şaşkınlığa alışığım, artık eskisi kadar tat vermiyor :PAnnem beni 19 yaşında doğurduğundan ben mi kart gösteriyorum annem genç gösterdiğinden midir nedir (annem maaşallah genç gösteriyor) görenler annemin, annem değil de ablam olduğunu düşünürler. Babam da beyaz saçlara çabuk yenik düşse de baba gibi göstermeyecek kadar havalıdır, eskiden beri erkek ve kız arkadaşlarımın hayranlığını kazanmıştır. İlk gençlik yıllarını aşana kadar didik didik didiştiğim annem (sanırım bluğ çağı böyle birşey) şu anda en yakın dostum oldu. İnsanın ailesiyle arkadaş gibi olabilmesi çok güzel. Birşeye karar vermeden önce fikirlerine güvenip danışırım. Eskiden öyle miydi? Herşeyi bilen ben başımın dikine giderdim. Hem annemin zevkine de çok güvenirim, annemle babamın bakış açılarına da. Babamın zevkine maalesef güvenemiyorum çünkü kendisi pembeye yeşil, mora kırmızı diyen bir renk körüdür :)) Ama şanslısın annem gibi zevkli bir eşin var yoksa alakasız kıyafetler giyip yeni bir moda yaratabilirdin baba :) Her iki taraftanda aldığım güzel huylarım var. Bazı huylarım da çok gıcık ama olsun ailemden bana kalan herşey değerli. Yaşım büyüdükçe şu huyum da aynı anneme çekmiş, bu huyumu da babamdan almışım demek hoşuma gidiyor. Bazen en yakın arkadaştan daha yakın olur ailem. Ailen en çok düşünür seni senden çok kollar. Henüz bir çocuğum olmasa da evlenip bir kediye annelik yaparken bile onları daha iyi anladığımı düşünüyorum. Umarım ileride ben de ailemle olan ilişkimi çocuğumla kurabilirim. Ve tabii şunu bilmek çok güzel, başıma birşey gelirse bilirimki ailem yanımda. Bir de evde birşey bozulsa "neyseki babam var" :)) Yazımı doğumgünleri için yazmaya başlamışken laf nerelere geldi :)



Anne, Baba iyi ki varsınız, iyi ki doğdunuz ve sizin gibi bir ailem olduğu için çok mutluyum. İyi ki leylek beni sizin yuvaya bırakmış :))) Sizi çok seviyorum !! Huzurlu sağlıklı bir ömür diliyorum!