23 Aralık 2009 Çarşamba

Film Tavsiyesi

Bugüne kadar hiç ilgimi çekmemiş olan Brad Pitt'in başrollerde oynadığı Tarantino imzalı Inglourious Basterds (hönkk o ne ki? ) adlı filmi tavsiye ediyorum izleyin. Tam bir Tarantino tarzı ama bu seferki geçmişte, 2. Dünya savaşı nazi işgali altındaki Paris'te ve civar yerleşim yerlerinde geçiyor. Bir grup yahudi kendi aralarında çete kurup en az 100 adet ( atıyorum ama baya fazla bir rakamdı) nazi kafa derisi toplamayı hedefliyorlar. Başlarında haylaz çocuk Brad :) Filmin çoğu sahnesinde ellerimle gözümü kapasamda ( klasik Tarantino tarzı mı diyebiliriz her kanlı bıçaklı sahneyi ayrıntısıyla gösteriyor) keyifle izlediğimi söyleyebilirim. Film gerçekten eğlenceli sonu trajikomik :) Hemen de havamı atayım filmin Cannes film festivalindeki galasında ordaydım , tabi salonda değil dışarda çığlık çığlığa Braaaad diye bağıranların arasındaydım :)))

Yılbaşı mı Yılsonu mu? Yeni Yılda Mutluluklar !!


Şimdi biz bir heyecan bekliyoruz yılbaşı gelse de tatil yapsak eğlensek hoplasak zıplasak diye . Cimri Çek cumhuriyeti bize sadece kalacağımız gün kadar vize vermiş buradan size şikayet etmeden geçemeyeceğim. Aldığım en kısa Shengen Vizesi ödülünü kazandı. Başımıza neler gelecek bilmiyorum ama son 1 hafta kala beni tatil heyecanı sardı (Avrupayı kara kış sarmış diyorlar). Önümüzdeki hafta yolcuyuz abbas. Çok soğuk yerlere gidiyoruz ki arkamızda bırakacağımız memlekette çok sıcak değil (hani orda pişman olmayacağız sıcacık memleketimi bıraktım da geldim totom dondu diye) . 4 sene önce de gitmiştim Prag'a giderken herkes bana "ayy çok romantik bir şehir" demişti. O zamanlar sevgilim olam eşim Burak'la bu şehre hayran kaldık. Bol bol gezdik fotoğraf çektik. Fakat bir romantizm yaşayamadık. Neden diyeceksiniz? O kadar soğuktu ki hava, biz kat kat giyindik ve ben 2 eldivenle dolaşırken bir de sevgilimin elini tutamadım ya da ona sarılamadım ( o kadar kat giyinip deneyin göreceksiniz) Ama şehir, gezmesi kolay , gezilecek yerleri merkezi ve tarihi bozulmamış görüntüsü ile kendine çekiyor herkesi . Diğer Avrupa ülkelerine göre de daha ucuz. Sadece bir Prag kitabı alarak kendi başınıza gezebilirsiniz. Hatta bir tranvaya atlayıp ( tranvay ağı baya gelişmiş) hiç üşümeden geze geze şehri gezebilirsiniz.

Biz 4 sene önce Ocak ayında o kadar üşümüştük ki "bir daha buraya kışın asla gelmem yazın gelirim ancak" demiştim. Ama neymiş? Büyük konuşmayacaksııınn. Ekim ayında arkadaşların ( Seda & Engin) gazına gelip haydi yılbaşında biz de sizinle Prag'a geliyoruz dedik. Birkaç ay önceden yılbaşı için bilet alırsanız çok uygun fiyatlara bilet bulabiliyorsunuz (Yılbaşından malum biletler çok pahalı) Mesela biz biletlerimizi şu siteden alıyoruz ki hem karşılaştırmalı görebiliyor hem de saat uygunluğuna göre gidiş-dönüş uçuşlarınızın değişik kombinasyonlarını yapabilirsiniz. Hostel deneyimi hiç yaşamamış biri olarakta günlüğü 20 eurodan hostelde ilk defa kalacağız ( hosteli de yine internet sitelerinden bulabilirsiniz)

Orada yaşayacağımız maceraları ve fotoğrafları dönüşte paylaşmayı planlıyorum. Daha önceki gidişimizde "bir tripodum bile yok" diye üzülmüş, kapasitesini zorlayan digital küçük makinamızla bir sürü fotoğraf çekmiştik. Neyseki şimdi karı-koca tüm teknik ekipmanlarımız tamam. Yün çorap ve taytlarımızı (eminönünde bulabilirsiniz unisex kocama da aldım :)) ) , tchibodan montunuzun cebine koymalık sıcak tutma poşetlerimizi de aldık. Çok fazla çeşit kıyafete gerek yok çünkü hergün farklı giyinsen de soğuktan montunu çıkaramadığın için ne giydiğin anlaşılmıyor, sanki fotoğraflarda da hep aynı şeyi giymişsin gibi görünüyor :) Ben ki 1 haftalık tatile bile koca bir valiz dolusu kıyafetle giderim bu sefer kendime engel olmayı daha sade gitmeyi düşünüyorum. (annemi duyar gibiyim "nihayet kızım") ( mesela Amerikaya 2 valiz gidip 4 valiz ile dönmüştük , bana ait olan valizler de henüz ben İstanbul'a ayak bastığımda hala Miami'de olduklarından/neyi bekliyorlarsa? / kıyafetlerime ancak 2 gün sonra kavuşmuştum) Ama söz konusu yılbaşı gecesi ve rakip Çek güzelleri olunca insanın güzel güzel şıkır şıkır giyinesi geliyor.


Biz o gece yılsonunu mu yılbaşını mı kutlayacağız henüz karar veremedim ama gelecek yılın bu yıldan daha da güzel geçmesi için size bir tavsiye : KIRMIZI DON GİYİP DİLEK DİLEMEYİ UNUTMAYIN :))

Sevgiler :)

16 Aralık 2009 Çarşamba

Flamenkonun Prensleri - Los Vivancos


(Bu yazıyı bize eşlik etmeyen evde oturup playstation oynamayı tercih eden sevgili kocalarımıza hitaben yazıyorum :)


27 Aralık gecesi Cemal Reşit Rey'de dünyaca ünlü flamenko topluluklarından Los Vivancos sahne alacak. Grup 14 adet adeleli kol ve bacaktan oluşuyor , zaten benim için önemli olan da bu kısmı , yoksa dansçılar orda dans etmiş şov çok iyiymiş büyüleyiciymiş hiç umurumda değil :)))

Şaka tabi kiiii ( anlayan anladı ;)

Aktivite arkadaşlarım İrem&Seda ve Ben ( + şirketten kızlarla toplamda 11 kız oluyoruz , herbirimize 0.63 los vivancos bireyi düşüyor :P , niyeyse erkekler hiç ilgi göstermedi ?? Angelina jolie show desem koşa koşa gelirlerdi muhtemelen !!!) 27 Aralalık Pazar akşamı gidiyoruz. Biletler 1. kategori 48 TL . yukardaki fotoğrafa aldanıp "bu çıplak yakışıklı erkekleri izlemek için bir de üstüne para mı vereceğim " diyen erkek arkadaşlar için abilerin giyinik başka bir fotoğrafını da koyuyorum. Ayrıca şu linkten de şovlarını izleyebilirsiniz ;) Biletleri de buradan temin edebilirsiniz.


Abiler Endülüs Malaga'sında sadece bir annenin karnından çıkmış ( tabi hepsi ayrı seferde çıkmıştır diye düşünüyorum :) okuma yazmayı öğrenmeden enstrüman çalmayı öğrenmişler . Seni anaaaan benim için doğurduu caaanımmm ... :) Hepsi kardeş ve küçük yaşlardan beri dans ediyorlar. Şovu daha önce izleyenler büyüleyici bir görsel şölenden bahsettiler ( bilemiyorum sadece çocuklar yakışıklı diye şölen olmamıştır herhalde değil mi sevgili kocalarımız) Bizim kaçırmaya niyetimiz yok. Sizler de iyi yerlerden bilet kapmak için acele edin !
Bu yazıyı yazdıktan sonra öğrendimki (biletleri alacak olan arkadaş geciktiğinden) iyi yerlerde biletler tükenmiş ve gidemiyoruzzzz :( kimin gözü kaldıysa :P

13 Aralık 2009 Pazar

Kızlarla Ebru Günü Yaptık

Dün Seda'nın daveti ile geçen hafta uzun mailler sonucu planladığımız GalataArt Ebru Atölyesindeydik. Dışardaki soğuk havaya rağmen içerde çok güzel bir ortam oluştu. Ezgi , Ahu ve Nesime ile birlikte hem Ebru sanatını biraz yakinen tanımış olduk ( normalde 3 aylık kurlar halinde ders veriyorlar bizim sadece 1 er tane yapma şansımız oldu) hem de onların daha önceden yapmış oldukları el emeği göz nuru (biz kestikçe içleri gitti ) ebrular ile sevdiklerimize yılbaşı hediyesi eşyalar yaptık. İrem,Seda ve ben resmen haftanın yorgunluğunu üstümüzden attık. Herkes yaratıcılığını konuşturdu. Kitap ayraçları ajanda süslemesi defter kapağı süslemesi ve kartpostallar yaptık. (Gelenler çok beğendi bakalım hediyelerin sahipleri de beğenecek mi? )



Ebru yapmak sabır işiymiş. İnsan en ufak bir hatasında tüm emeğinin yok olacağını hissederek sabır ve dikkat gösteriyor. Açıkçası ben ilk denemem de tamam kağıdı ben koyarım diye atlayıp elime yüzüme bulaştırdım. Sonuç ortası lekeli aşağıdaki ebru oldu :) Sağolsun Nesime bana bir şans daha verdi de evimde gururlar sergileyebileceğim bir Ebru tablom olacak (yuppi !! )



Tıpkı ilkokuldaki elişi dersleri gibi kendimizi olayını içine öyle bir kaptırmışızki bir baktık saatler geçmiş herkes acıkmış :) Sonrada kendimizi çin mutfağında favori mekanım Çin Büfe'ye attık. (deneyemeyenler için bu mekan şiddetle tavsiye edilir, kızarmış dondurmaları da süper) Seda her ne kadar ben çin yemeği yemem dese de yediği Çin mantarlı etin gerçekten ne kadar leziz olduğunu sonunda itiraf etti. Ben acılı yemekleri sevdiğim için mançurya soslu tavuk yedim. (bknz foto)

Yediğimiz lezzetli yemeklerden sonra takip ettiğim sitelerden ille de roman olsun'un tavsiyesi ile Gizli Ajans adlı kitabı alıp (Seda'da okumuş çok beğenmiş İremle hemen 1 er tane alıverdik) evimizin yolunu tuttuk.



GalataArt Ebru Atölyesine ulaşmak isteyenler için telefon : 0542-2712441 /0505-2775246

8 Aralık 2009 Salı

Alın Size Etkinlik: Ashura


Merhaba!

Yer: Beyoğlu / İstanbul . Garajİstanbul'da 17 Aralık-26 Aralık tarihleri arasında müzikli bir gösterim varmış. Arkadaşlardan beğenilerini duydum siteye girip biraz inceledim. Gidenler pek beğenmişler. Tam 25 indirilmi 15 TL giriş ücreti ile izleyicilerini bekliyor. Gelmek isteyenler kaleye mum diksin :P Ülkemde olup bitenleri şaşkınlıkla izlediğim şu günlerde barış adına güzel bir oyun olduğunu umuyorum. Gideceklere şimdiden iyi seyirler!
Not: Canım aşure çekti yaparsanız haber verin gelip yiyelim, incir kuru üzüm ve kuru kayısı koymazsanız sevinirim :)))

1 Aralık 2009 Salı

Mutluluk İçin Hazırlanan Son Reçete


Son zamanlarda daha basit yaşamın insanı daha mutlu ettiğini düşünmeye başladım. Yaş ilerledikçe sanırım bunun farkına varıyorsun. Çok beklentin olması, büyük pahalı hayaller, üst düzey bir kariyer bunlar bir süre sonra insanı huzursuz etmeye başlıyor sanki. Ben şimdi burda CEO olsam acaba daha mı mutlu olacağım? Sanmıyorum. Hergün işe gelmek zorundasın ve binlerce kişinin sorumluluğu sende. Girmek zorunda olduğun toplantılar. Cep telefonum son model olsa beni daha mı mutlu edecek. Bu tarz heyecanların süresi kısadır. Oyuncağını alır birkaç gün heyecanını yaşar onunla oyalanırsın. Sonradan o da sıradanlaşır. Ama manevi olarak seni doyuma ulaştıracak çalışmalar , örneğin bir çocuğun okumasını üstlenmek, uzun zamandır görmediğin yaşlı akrabaları ziyaret, sesini duyunca mutlu olacağını bildiğin eski dostları aramak, mahalledeki sokak hayvanlarını beslemek... Bunların yaşatacağı mutluluk ve haz eminimki daha uzun sürecektir. Geri dönüşü de daha fazla olacaktır. Eskiden sabahlara kadar dans etmeyi severdim. O dönemler annem söylenirdi. Bundan ne zevk alıyorsun diye. Şimdi ise evimde Burak'la veya Karamel'le vakit geçirmek, yemek yaparken hayatı düşünmek, değerlendirmek, arkadaşlarla sohbet edip çekirdek çitlemek ya da şehirde, dünyada keşfedilmeyi bekleyen yerleri gezmek daha çok beni mutlu ediyor. Bir de hayalim var umarım gerçekleşir. Küçük bir çiftlik sahibi olmak. Elimden geldiğince sokak hayvanlarına kalacak yer sağlayabileceğim ve bahçesinde büyümelerini izleyeceğim meyve & sebzeleri ekip biçebileceğim (farmville gibi sanal olmayan) bir yer. Bol bol temiz havanın ve huzurun olacağı bir çiftlik, bilmem kaç hektar tarlasını istemem sizin olsun :) Aşağıdakiler de Ernie J. Zelinski adlı yazarın mutluluk reçetesindeki maddeler.

Mutlu bir kış ayı geçirmeniz dileğiyle :)
*Doyum sağlayacak kadar bir amaç
*Geçinebilecek kadar bir iş
*Temel ihtiyaçlara yetecek kadar zenginlik
*İş ve eğlenceyi dengeleyecek kadar sağlıklı bir akıl
*Birçok insanı beğenecek, bunlardan birazını da sevecek kadar şefkat
*Kendini sevecek kadar özsaygı
*Muhtaç olanlara verecek kadar iyilik duygusu
*Zorluklarla yüz yüze gelecek kadar cesaret
*Sorunları çözecek kadar yaratıcılık
*Her an gülecek kadar mizah duygusu
*İyi bir yarını bekleyecek kadar umut
*Hayatı bütün değerleri ile yaşayacak kadar bir sağlık
*Sahip oldukların için şükran duygusu