Gezimizi anlatan cümle bu oldu
İlk duyduklarından çoğu kişinin tepkisi de şu oldu : Van mı? Ne işiniz var Van'da?
-Hiççç gezicez fotoğraf çekeceğiz işte
-Aman dikkat edin tehlikelidir
-İstanbul'dan daha güvenli olduğu söyleniyor (kıs kıs kıss :))
Güvenlik konusundan daha sonra da bahsedeceğim öncelikle Van'dan bahsetmek istiyorum.
Türkiye'nin en büyük gölü olan (gerçekten çok büyük) Van gölü ismini doğu yakasına yerleşmiş olan Van şehrinden almaktadır. Aslında Bitlis'te de yakası var ( Batı tarafı) ama doğu yakası ağır basmış demekki ( bilmiyorum neden? )
Biz biletlerimizi taaa Ekim 'de Kapadokya'dan dönüşte almıştık , İlke & Alper gidiyormuş , ee biz de eksik kalmayalım dedik ( şaka tabii ki ) Alper daha önce gitmiş çok beğenmiş fotoğraf çekmek için çok güzel bir doğasının olduğunu söyledi. Eeee haksız da değildi yani..
Öncelikle ben Van gölünün en büyük gölümüz olduğunu biliyordum ama açıkçası bu kadar büyük olduğunu tahmin etmemiştim. Ve işin ilginci gölün rengi masmavi sanki sanırsın Karayip denizi :)) Uçaklar inişte ve kalkıştı sanırım gölün etkisiyle beni korkutacak derecede tribülansa girip sarısılıyor. Gerçekten o kadar uçtum hiç bu kadar korktuğumu hatırlamıyor.
Biletlerinizi tabiiki birkaç ay önceden alırsanız yaklaşık 70 TL ye gidip gelebiliyorsunuz. Otel konusunda da sağolsun hazırlıklı gelen arkadaşımız Alper Butik oteller kitabından bize Park Natura'yı ayarlamıştı. Şimdi siz diyeceksiniz ki ismi yabancı sanırım bir tatil köyüdür bu . Aslında doğru tatil köyü ama 5 yıldızı eksik :) Tam da kaldığımız otel Van'a 60 Km uzaklıkta Çolpan köyünün Van gölü kıyısındaydı. Açıkçası bir daha gitsem yine orada kalırım. Çünkü horoz sesi ile uyanıp taze miss gibi havayı solumak ördekleri beslemek , yoldaki ineklere selam vererek geçmek, muhteşem bir doğa manzarası ve nefis ev yemeklerini 5 yıldızlı bir otele değişmem. (Ayrıca da tüm bu olanaklar günlük sadece 40 TL / Tam pansiyon) İşin ilginci Park Natura'nın sahibi bir Alman Kuş bilimci Dr. ile evli Türk bir bayan. Otelde Tv yok , sadece doğa ve siz varsınız ( ohh ne kadaaan mikemmel ! )
Biz 19 Mayıs'ta ordaydık ve Van'a henüz bahar mevsimi yeni yeni gelmeye başlamıştı. Dağların üstü hala karlı ve hava esince üşüten ama güneşli cinstendi.
Öğlen saati olmasına rağmen karınlarımız acıkmış ve hemen meşhur bir Van kahvaltısı varmış nerde yenir diyip Sütçü Fevzi'nin kahvaltı salonuna doğru yol almıştır. Biz göl kenarındaki şubesine gittik ama şehir merkezinde de şubeleri varmış. Adam başı 20 TL ye sınırsız yiyip içiyorsunuz. Fakat şehir merkezinde fiyatlar daha uygun. Mesela 2. gün gittiğimiz "Bak hele Bak Yusuf Konak Kahvaltı Salonu" nda 4 kişi için 45 TL ücret ödedik. Ayrıca yağından mıdır etinden midir nedir bilmem yumurtalı kavurması muhteşemdi !! Bu arada Yusuf Konak çılgın bir işletmeci. Sırf kahvaltı değil eğlenceyi de yanında veriyorlar. Bir de arada komik bilmeceler sorup size ufak hediyeler dağıtıyor :) ( neee yankı yaptı !!) Kaymak üzerine bal ve ceviz de normalde bal yemeyen ben için vazgeçilmez oldu bir anda çünkü herşey çok doğal.
İlk gün kahvaltı sonrası otelimize yerleşip bulunduğumuz yere yakın olan Van'ın kuzey doğusundaki Muradiye ilçesine gittik. Burada Türkiye'nin en geniş şelalesi yer alıyordu. Güzel fotoğraflar çektikten sonra otele geri döndük. Bu arada Van gölü dışında da küçük göller mevcut. Özellikle kuş fotoğrafçıları için güzel bir seçim.
Şansımıza da heryer yemyeşildi!! :) (Bazen de rengarenk :)
Van'ın merkezi havaalanına çok yakın. Yaklaşık 1 saat 40 dk bir uçuşla İstanbul'dan Van'a , 5 dk 'lık araba yolculuğu ile şehir merkezine ulaşabiliyorsunuz. Ana yoldan sapmayıp tabelaları iyi takip eder bir de yanınızda harita varsa gideceğiniz yeri çok kolay bulabilirsiniz.
Biz ilk gün havaalanından araba kiralayıp hemen gezmeye başladık. Bu arada biz son dakikaya bıraktığımız için biraz dandikus bir arabayı günlüğü 85 TL 'ye kiraladık. Sanırım daha ucuz yerler de varmış . Önceden internetten araştırıp ayarlamakta fayda var.
İlk gün kahvaltı sonrası otelimize yerleşip bulunduğumuz yere yakın olan Van'ın kuzey doğusundaki Muradiye ilçesine gittik. Burada Türkiye'nin en geniş şelalesi yer alıyordu. Güzel fotoğraflar çektikten sonra otele geri döndük. Bu arada Van gölü dışında da küçük göller mevcut. Özellikle kuş fotoğrafçıları için güzel bir seçim.
Otelde Tv olmadığından akşamları yemekten sonra ertesi sabahta Burki'nin erken kalkan yol alır takıntısından dolayı odalarımıza çekilip erkenden uyuduk. Otelle ilgilenen ve ailesi ile orada yaşayan Kemal abi bize gidebileceğimiz yerler konusunda yardımcı oldu. Önceden gün gün plan yapmakta fayda var. Biz 5 günlüğüne gittik ama birkaç gün daha olsa gezilirdi inanın :) Bu arada Kemal abi kalabalık ailesi ile otelin arkasındaki evlerinde kalıyor ve gerçekten çok ilgili bir yetkili. 5 yıldızlı otellerde öylesini bulamazsın. İsteyenlere de yakın mesafe gidilecek yerlerde rehberlik yapıyor. Kemal abinin oğlu Ahmet ise nefis bir aşçı. Ben kolay kolay ev yemeklerini beğenmem . Annem gibi yapamamış derim. Ama Ahmet çorbasından mezesine salatasına köfte ve dolmasına kadar her yaptığı yemekte çok başarılıydı. Şu Ahmet her eve lazım dedik :)
(Ahmet evde yemek yapmazmış karısı yaparmış, acaba bizim Burki'de işyerinde mucizeler mi yaratıyor mutfak konusunda??? )
Daha önce dediğim gibi Van ya da daha doğrusu ülkenin Doğu bölgeleri hep tehlikeli görünür. Ama yerliden çok yabancı turist olması da ilginç tabi. Açıkçası orda da yaptığımız konuşmalarda belirli yerlerin tehlikeli ve gidilmeyecek yerler olduğuna ( Özellikle Irak sınırındaki köyler) karar verdik. Tabi bazı yerlere giderken kaybolmamak açısından ya da daha iyi öğrenmek için yanınıza bir rehber arkadaşta alabilirsiniz. Biz daha önce Mardin-Midyat-Hasankeyf ve Diyarbakırı gezmiştik. Bizi rahatsız eden hiçbirşey olmadı. Tabi geçilmemesi gereken tehlikeli yollar da varmış. O yüzden bir bilen ile gitmekte fayda var.
Ben akşamları erken yattığımız için yanıma aldığım kitabımı okuyup uyumayı tercih ettim. Sabahları isteseniz de geç kalkamıyorsunuz. Köyde de tek korkmanız gereken geceleri tek başına dışarda dolaşmak olabilir. Çünkü malum köy ortamı bunun kurdu da var kaplanıda (Yok yok sadece kurt varmış) Kemal abinin dediğine göre onlar kapı baca açık yatıyorlarmış.
Bu arada otele gittiğimizde 2 tane motorsiklet vardı. Akşam sahipleri ile tanıştık. Almanya'dan motorsikler ile gelen çiftin buraya 2. gelişleriymiş. Tek yaptıkları odanın önünde şezlonga yayılıp kitap okumaktı. Şimdi düşünüyorum da neden olmasın ? Gayet dinlendirici :)
Devamı sonra...
4 yorum:
Ne güzel anlatmışsın ...
Çok güzel, hepsini okudum (genelde gezi yazıları bayar beni :))
Devamını bekliyorum, ben de özendim Van'a gitmek istiyorum
yaaaaa aşkolsun nesrinn tam hevesle okurken kestin yaaa:(( devamını en kısa zamanda bekliyorum bana detayları anlatmamıştın bu arada kemal abilerin resimlerinide çekeydinizya:))
Merci beaucoup şekerler sevindim beğenmenize.
Berocan valla gitmelisiniz bilmediğimiz çok güzel yerler varmış meğersem. Tabi doğayı ve doğallığı seviyorsanız. Ben de tanıtmak maksadında böyle ayrıntılı yazayım dedim
Bayacam diye korktum zaten parça parça yazıyorum :) Yazı dizisi gibi bişey ;)
Annecim sabret bakayım halk kahramanımız Kemal abiyi de yakında göstereceğim :))
Yorum Gönder